22 Aralık 2011 Perşembe

Yavru Köpeğin İlk Gübü


Yavru köpeğinizi eve götürürken mümkün olduğu kadar fiziksel temas kurun.

Yeni evine gitmeden önce köpeğinize mama vermeyin. Eğer uzun bir yolculuk yapacaksanız her 2 saatte bir mola verin yavruyu havalandırın. (sevk kayışıyla)

Eve vardıktan sonra yavruya uygun bir alanda çişini ve kakasını yapması için bir şans verin. Rahatladıktan sonra eve girin.

Yavrunun box’ını geçici olarak halısız, kilimsiz bir Alana taşıyın. (Mutfak, banyo vs..) Mamasını box’ın içinde verin. Box’ın dışına bir yere içmesi için su koyun.

Mamasını yedikten suyunu içtikten sonra derhal kakasını ve çişini yapması için dışarı çıkarın. Eğer kakasını ve çişini yapmadıysa 20 dakikada bir dışarı çıkarın.

Yavruya kendi ayaklarıyla evi keşfetmesi için izin verin. Bunu yaparken yavru sizin gözetiminizde olsun.

Beslenme:

Yavru mamaları içerdiği protein, yağ ve vitamin oranları yüzünden yavruyu hızlı büyüttüğü gözlenmiştir. Hızlı büyüme yüzünden ligamentler ve en önemlisi kalçalar zarar görmektedir. (Hip Dysplasia) Veterineriniz aksini söyleyecektir ama biz Köpeğinizi 3-4 aylık olduktan sonra adult mama ile beslemenizi tavsiye ederiz.

Köpeğinize bir iyilik yapın onu zayıf tutun. Fazla kilo köpeğinize zarar verir.

2 aydan 3 aylık olana kadar 3 öğün
Daha sonra ömür boyu 2 öğün verebilirsiniz.


Mamasını yedikten sonra mama kabında mama kalırsa mama kabını kaldırın. Önünde mama kalmasın.


Sağlık:

Tarafımızdan verilen uluslarası aşı karnesinde belirtildiği gibi yavrular parazitleri temizlenir ve ilk aşılamalar yapılır. Yavruyu aldıktan sonra veterinerinizle kontak kurun ve aşı planı yapın.

İç parazit tedavisini aksatmayın

Köpeğinizin aşıları tamamlanmadan sokak köpekleriyle bir araya getirmeyin. Ve onların dolaştığı alanlarda yavrunuzu dolaştırmayın. Yavrunuzun karma aşısı yapıldıktan sonra kontrollu olarak temiz alanlara çıkarabilirsiniz. Sosyalleşmeyi kaçırmayın. Bu dönem sosyalleşme için çok önemli bir dönemdir. dışarı çıkmak için kuduz aşısının yapılmasını beklemeyin.

Köpeğinizi 8-10 aylık olana kadar hoplatıp zıplatmayın. Çok fazla merdiven çıkartmayın. Köpeğinize idman yaptırın kas yapısını güçlendirin.
Veteriner seçmek problem olabilir. Veterineriniz gerçekçi olmalı, bütün sorularınızı tereddütsüz cevaplayabilmelidir.

Veterinerin muayene masasının dezenfekte edildiğinden emin olun.

Veterinerinizden (Köpek davranışı ile ilgili bir eğitim almamışsa)  kopek eğitimi ya da davranışsal problemler hakkında çok şey beklemeyin.

Evinde kopek besleyen bir veteriner bulursanız iyi olur.

Tuvalet eğitimi.

Bir Alman Çobanını doğru zamanda kakasını ve çişini yapması için dışarı çıkarırsanız tuvalet eğitimini çok çabuk alacaktır. Box eğitimi tuvalet eğitimi ve evde yaşam için çok faydalıdır.

Yeni yavrunun ilk günlerde bütün odalarda koşturmasına izin vermeyin.  İlk bir kaç gün halıların olmadığı alanlarda kalmasını sağlayın çünkü ilk günlerde istenmeyen kazalar olacaktır.

Yavru köpeğinizin vücut dilini okumayı öğrenin. Kakası ya da çişi gelmiş köpeği vücut diline bakarak anlayabilirsiniz. Her yemektren sonra yavrunuzu dışarı çıkarmayı unutmayın.

Mama zamanını düzenlerseniz tuvalet eğitimi daha kolay verilecektir.

Köpeğiniz kazara evinizin içine kaka yaparsa sakın ona gazette kağıdı ya da başka bir şeyle vurmayın. Ellerinizi birbirine vurun şaklatın ve aynı anda HAYIR ya da tercihen başka bir kelime kullanın. Sonra yavruyu alın ve dışarı çıkarın. Daima aynı kelimeyi kullanın. Yavru kakasını dışarı yaptığında ona çok hoş bir ses tonuyla AFERİN deyin ve ödül verin. (cebinizde daima ödül maması olsun.


İlk bir hafta yavrunun yanında olabildiğince fazla kalın ya da kalacak biri olsun. Gece olduğunda yavruyu Box’ının içinde odanıza alabilirsiniz. Yavru yanlız kaldığında gece boyu ağlayabilir. Gün içinde Box’I mutfağa ya da koridora taşıyabilirsiniz. Box’ın kapısını açık bırakın yavrunuz girip çıksın.

İkinci hafta yavrunuz günde 30 dakika yanlız bırakabilirsiniz. (Yavru ağladığında boxın kapısını sakın açmayın. Sustuğu zaman açın ve ödüllendirin.

Yavrunuzun çocuklarla oynamasına siz yokken izin vermeyin.

Bir Alman Çobanı yavrusu oyuncak değildir.

Çocuklar yavruya zarar verebilir.

Yavru çocuklara zarar verebilir.

Sürü davranışı ve Kurtların hayatı ile ilgili okuyun, araştırmalar yapın.
Yavrunuza fazla korumacı davranmayın. Ona kopek olması için şans verin. Köpek gibi düşünmeye çalışın. İnsan gibi düşünmeyin. Bol bol okuyun.

Diğer köpeklerle tanışma;

Yavrunuzu hiç bir yetişkin köpekle gözetimsiz yanlız bırakmayın. Sizin gözetiminiz altında yavrunuz dengeli köpeklerle bir araya gelebilir.

Sosyalizasyon, Sosyalizasyon, Sosyalizasyon



Erken yaşlarda düzgün şekilde sosyalleştirilmeyen bir kopek, ilerleyen zamanlarda asosyal, agresif bir kopek haline dönüşebilir. Tasma eğitiminden ve aşıların tamamlanmasından sonra köpeğinizi götürebildiğiniz heryere götürün.


Eğitim:

İtaat eğitimine yavru 3 aylık olduğunda oyun oynayarak, pozitif yöntemlerle başlayabilirsiniz. Yavrunuza sadece ÖĞRENME fazını öğretebilirsiniz. DÜZELTME fazını öğretebilmek için yavrunuzun en az 6-7 aylık olması gerekmektedir.

Oyun:

Asla yavrunuza baskı kurmayın, siddet uygulamayın. Yavrunun kendine güvenmesini sağlamak için oyunlarda kazanmasına izin verin.



köpek eğitimi
köpek pansiyonu
köpek oteli

Yavru beslenme, barındırılması ve eğitimi



2-6 aylık arası alınmış yavrunun günde 3 kez beslenmesi doğru olacaktır. Beslenmede kullanılan mama yüksek kaliteli olmalı, yavrunun yanında sürekli taze su olmalıdır. Yemek sonrasında oyalanacağı büyük bir kemik onu çok mutlu edecek onunla oyalanacaktır.

Eğer yavru evde ya da bahçede kapalı bir köpek evinde yaşayacaksa, bahçenizde serbest bir bölgede kalmayacaksa yavru köpeğiniz yemek yer yemez dışarıya kakasını yapmasını istediğiniz yere götürülmeli ve kakasını yapmadan geri dönülmemelidir. Köpeğiniz kakasını yapar yapmaz onun sevdiği bir oyunu başlatmanızda fayda vardır. Zamanla kaka sonrası oyunun başladığını düşünecek olan köpek kakası geldiğinde haber verecek ve oyun alanına gitmek ve oyun oynamak için bir an önce kakasını yapacaktır. Sonrasında da mutlu bir şekilde eve dönersiniz.

Veterineriniz size tüm aşıları bittikten sonra dışarı çıkması gerektiğini söylese de
Distemper ve Parvo aşıları yapılmış bir yavru ile  dışarıda temiz bölgelerde ve sokaklarda sosyalleşme çalışmaları yapılabilir ve yavruyla hoş vakit geçirebilirsiniz. Zira aşılamanın tamamının bitmesi yavrunun 5 aylık olmasına sebebiyet vermektedir. 5 aylık bir köpek daha önce dışarı çıkmamışsa ilk kez dışarı çıktığında sudan çıkmış balığa dönecektir ve ortama çevreye alışması çok zaman alacaktır hatta bazı şeylere alışamaması da sözkonusudur.

Sosyalleşme:

Kısaca sosyalleşmeden bahsedecek olursak, Sosyalleşme; Köpeğin sahibiyle birlikte bulunduğu ortamlarda sıkıntı yaşamadan ve yaşatmadan rahat konforlu bir şekilde bulunması ve sahibine eşlik etmesidir. Bunun için daha yavruluktan itibaren yavrunuzu her türlü çevreye, zemine, sese ve diğer canlılara adım adım alıştırmanız gerekmektedir.

Sosyalleşmede negatif kullanılmamalı, Köpeğe bir şeyi tanıması için zorlama yapılmamalıdır. Sosyalleşme daima pozitif , teşvik edici, ödüllendirerek varsa tecrübeli köpeklerden görerek ve yardımla ortama, eşyaya vs.. alıştırılmalıdır.

Evde geçireceği ilk akşam eğer onu ayrı bir mekanda tutuyorsanız ağlamayla geçirilebilir. Köpeğinizin ağlaması ya da havlaması sizi rahatsız ettiği kadar komşularınızı da rahatsız etmektedir. Evet bu rahatsız edicidir fakat susması için yanına gittiğiniz an kötü eğitimin başladığı andır. Genelde ağlayan yavrunun yanına gidilir ve “ay canııım, neden ağlıyorsun dur seni biraz seveyim de uyu, bende yatağıma gideyim” şeklinde geliştiği için sahip bunu fark etmese de köpek şunu öğrenmekte ve düşünmektedir; “Ben ağlıyorum sahibim geliyor beni seviyor zaten kardeşlerimden de ayrıldım o zaman ağlayayım yok yok havlayayım” Yavru ağladığında kesinlikle yanına gitmeyin. Eğer gidecekseniz de kısa süreli de olsa sustuğu bir anda gidin. Yavrunun yanına, oyalanması için bir kemik koyarsanız onun kemikle uğraşmasını ve oyalanmasını sağlayabilirsiniz.


Köpeğiniz evde barınacaksa ona ait bir yastık, yatak ya da bir köşe olmasını sağlamalısınız. Ona ait bir yerin olması ona güven verecek kendisini iyi hissetmesini sağlayacaktır.

Yavru eve ilk geldiği andan itibaren evin her tarafına özgürce girmemelidir. Kapıları kullanarak ya da kapısız evlerde çocuk güvenlik çitleri kullanarak yavruya belli bir bölgede seperasyon uygulamak doğru olacaktır. Seperasyon hem yavrunun güvenliği hemde evde zarar verme ihtimali olan eşyalara erişimini engelleyerek sizin sinir sisteminizi konforlu tutacaktır.

İlk günler çok önemlidir. 2-3 aylık yavru çok hızlı öğrenmekte ve bir çok şeyi basitçe anlamaktadır. Önceleri hoşgörüyle karşılanan davranışlar daha sonra size zarar verecekse o davranışları ilk günlerde engellemekte fayda vardır. Köpeğinizin ömür boyu koltukta yatmasına izin verecekseniz yavruluğunda da izin verin. Ama 4 aylık olana kadar müsaade edecekseniz eve girdiği andan itibaren koltuğa çıkmasına izin vermeyin.
Köpeğinize kesinlikle sertlik uygulamamalı sabırlı olmanızı tavsiye ederim yoksa sonradan çok pişman olursunuz. 


Köpeğinizle bir rutininizin olması köpeğiniz için çok faydalı olacaktır. Her şeyi belirlenmiş bir sırayla yapan köpek tutarlı ve sakin bir şekilde dinlenme zamanların bilecek sahibinide rahat bırakacaktır. Örneğin yavru köpeğiyle ev içinde sürekli topla oyun oynayan köpek sahipleri köpekleri büyüdüklerinde topunu getirip hadi oynayalım biraz diyen köpeklerinden sıkılmaktadırlar ve bundan rahatsız olmaktadırlar. Köpekle oyun dışarıya taşınmalı, oyun eğitimle karışık oynanmalıdır. Birde köpekle oyun dendiğinde bazı insanlar bunu köpekle boğuşma olarak algılıyorlar fakat bu yenişme oyunu köpeğinize eğitim zamanı geldiğinde sıkıntı yaratacaktır.

Köpek sahibinin köpeğine karşı bir duruşu olmalıdır. Mesafeli ama sevecen, cool ama güven verici, Uzak ama çok yakın bir şekilde olmalıdır sahip ile köpeğin ilişkisi. Aksi taktirde pozitif aslında negatiftir! Köpek sahipleri yavruyken köpeklerinin her türlü yaramazlığı ve şımarıklığı yapmasına izin veriyorlar ama köpekleri büyüdüğünde ise bu davranışlardan rahatsız oluyorlar eğitime veriyorlar. Eğitim sırasında ise öğrenilmiş bir davranışı ortadan kaldırmak bazen pozitifle mümkün olmadığı için köpeklerini aslında negatife maruz bırakmaktadırlar. Yani öncesinde sahip tarafından şımartılan, ödüllendirilen, sonsuz özgürlük tanınan köpeğe aslında uzun vadede negatif yapılmıştır! Pozitif değil!

Yavruyken seni çok seviyorum elimi ısırabilirsin, yatakta uyuyabilir mutfağa girebilir ve masadan yemek istemek için taciz edebilirsin diyen köpek sahibi köpeği büyüdüğünde bundan rahatsızlık duymaktadır. Burada biraz dürüst olmak gerek Köpeğinizi sevmek köpeğinizi hayata hazırlamak demektir.  Onların geleceğini düşünmek ve yavruyu ona göre büyütmek ve barındırmak demektir.


Örnek verecek olursak; Koruma yapacak köpek yavruluktan itibaren insanlardan ayrı, uzak ve kapalı geçirirlerse koruma yapamazlar çünkü korkarlar korkmalarının sebebi ise insan köpeklerden daha büyük, iki ayağı üzerinde yürüyen onlardan daha büyük bir hayvandır! Koruma yapacak yavru 6 aylık olana kadar insanlara yakın olabilirler hatta insanlar tarafından sevilebilirler fakat beslenilmemelilerdir. . Buraya doğru bir kelime!!!!

Yavru dinlenmediği zamanlarda merakını gidermek için etrafı inceleyecek, oyun ihtiyacını gidermek için bir şeyleri taşımaya, çekiştirmeye, parçalamaya başlayacaktır. Eğer sinir sisteminizi ve eşyalarınızı korumak ayrıca yavru köpeğinize yaptıklarının yanlış olduğunu öğretmek için ona oyun oynarken ayrıca ilgi gösterin. Bir eşyayı kemirmek istediğinde onu sertlik kullanmadan ama katı bir tutumla kemirmek istediği eşyadan uzaklaştırın ve “hayır” deyin. Dikkatini dağıtın ve oradan uzaklaştırın. Eşyayı kaldırın ya da köpeğin erişimine o odayı kapatın.

Doğru davranışlarını mutlaka “aferin” le işaretleyin bu sonrasında çok işinize yarayacak. “aferin” tek başına söylendiğinde hiçbir şey ifade etmeyebilir fakat hemen ardından verilecek bir sosis parçası, küp kesilmiş bir kaşar parçası onun çok hoşuna gidecek ve hangi davranış sonrasında aferin=ödül geleceğini öğrenen köpeğin o davranışı işaretlenmiş olacaktır. Köpek neyi doğru yaptığını öğrenmiş olacaktır. Doğru davranış sonrası gelen ödül yanlış bir davranış sonrası gelecek bir cezadan daha cazip olacağı için köpeğiniz sizin için doğru yaşama uygun davranışlar sergileyecektir.


Aferin ve hayır reflekssel bir şekilde, o anda sergilenen, görülen bir davranış sonrasında söylenmelidir. Doğru davranış+Aferin=Ödül – Yanlış davranış+Hayır=Ceza. Yavrular en az 6 aylık olana kadar tasma gibi malzemelerle ya da sertlikle cezalandırılmamalıdır. Ceza yavrular için uzaklaştırma ve görmezden gelme şeklinde olmalıdır. 

Yavruyla oyun kimyasal yapıştırıcılar kullanılmamış toplarla at getir şeklinde, Eğer SchH benzeri spor yapacak bir köpek için ısırma çekiştirme şeklinde yapılabilir. Oyuncaklar yavrunun önünde bırakılmamalıdır. Oyun sahiple oynanmalıdır. Yeryüzünde tek başına oynanan bu tip bir oyun yoktur. Ortaya bırakılan oyuncaklar genellikle parçalanır ya da yutulur. Köpeğinizin bu tip yabancı cisimleri yutması midede ya da bağırsaklarında tıkanıklığa sebebiyet verebileceği için cerrahi bir operasyon gerekebilir

Erdinç Sarımusaoğlu

Profesyonel Köpek Eğitmeni



köpek eğitimi
köpek pansiyonu
köpek oteli

Alman Çoban Köpeği

Alman Çoban Köpeği
Gri/Boz/Grau/Sable

Bir çoğumuz, sable’ın Alman çoban köpeklerinin orjinal rengi olduğunun farkında bile değiliz. SZ1 "Horand von Grafrath" bugün yaşasaydı "sable" olarak tanımlanacaktı... Aşağıdaki makale Alman çoban köpekleriyle ilgilenen herkesin okuması gereken, sable!lar hakkında yazılmış en açıklayıcı yazılardan biridir.
Bir Alman çoban köpeği almaya karar veren hemen herkesin aklında beliren bir dost köpek imajı vardır. Kimileri, daha önce sahip olduğu köpeğin benzerini kimi çocukken gördüğü sevimli yavruyu arar ve sonuçta hepimizin yakından tanıdığı klasik sarı siyah ve genellikle erkek bir alman çoban köpeği ile evlerine dönerler. Biz çiftliğimizde herkesin tanıdığı popüler renkteki alman çoban köpeklerinin yanında gri tonlu sable’ların da üretimi için çaba sarf ediyoruz. Bu yazıyı okudukça bir sable’ın ergenlik dönemine varana kadar geçirdiği değişimleri inceleyecek ve kendine verilen her görevi başarıyla yerine getiren bu özel köpeği daha yakından tanıyacaksınız.
Bir sable ile gri alman çoban köpeği arasındaki fark nedir?
Erişkin bir sable’ın sırtında elimizi gezdirdiğimizde çift katlı tüy örtüsünü rahatça fark edebiliriz. Alttaki kısa tüylere hakim gri, kızıl ya da kahverengi tonların yanında her tüyün üst kısmında bulunan siyah renkli uç kısım sable’ın kendine özgü tonlarını oluşturur. Yakından bakıldığında bir sable siyah, gri ve ya siyah kahverengi olarak algılanabilir. Bir çok siyah kahverengi köpek boyun çevresinde sable renklerini barındırır. Fakat bu köpeğin gerçek kürk rengi değildir. Gerçek bir sable sırt bölgesinde ayrı renkte koyu bir kürke sahiptir.
Sable kelimesi nereden geliyor?
Sable kelimesinin Alman orijinli olduğu düşünülür. Nitekim, Amerikan kennel klubü gri renkteki tüm köpeklerin Almanyada sable olarak adlandırıldığını düşünmektedir. Diğer taraftan, SV (Almanya’da üretilen Alman Çoban Köpeklerini kayıt altına almakla yetkili kuruluş) gri renkteki köpekleri gr-gri grb-gri kahve ve dgrga-siyah gri gibi kategorilere ayırır. Sonuç olarak Alman çoban köpekleri ile ilgilendiğimiz sürece gri tonun hakim olduğu tüm köpeklerin sable olarak adlandırıldığına tanık olabiliriz.

Sable’ın çok çeşitli renkleri;
Günümüzde sable’ın renkleri ve pigmentasyonu çok geniş bir yelpazeye sahiptir. En koyu olanları siyah sable lardır ve renklerindeki baskın koyu siyah pigmentler dolayısıyla en arzu edilen türler arasında bulunmaktadırlar. Büyük oranda doğu Almanya kökenli bu köpekler, genellikle çekinik siyah genlere sahiptir ve aynı gene sahip bir sable’la çiftleştirildiğinde kuvvetle muhtemel tamamen siyah yavrular doğar. İki sable, ancak oluşturulması istenen yeni nesil daha koyu renklere sahip olsun isteniyorsa çiftleştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki benzer renkteki sable anne babaların yavruları , ebeveynlerinden daha koyu renklere sahip yavrular olarak dünyaya geleceklerdir. Açıklıkla söylenmesi gereken bir gerçek vardır ki, siyah renk; alman çoban köpeklerinde gerek göz, gerekse kürk rengi olarak çok arzu edilen bir özelliktir. Oysa bazı köpekler, tüyleri renkten arındıran, istenmeyen bir gene sahiptir. Beyaz alman çoban köpekleri bu genlere çokça sahip olan , bir o kadar cana yakın fakat ne yazık ki ırk standartları açısından bakıldığında hiç beğenilmeyen köpeklerdir.
-Çalışkan Soyağacı-
Birçok üretici, yetiştirmek istedikleri köpek hakkında belirgin bir fikre sahiptir. Bu köpek genellikle aşağıda belirtilen özelliklere sahiptir.
1- Mizaç; Köpeğin karakteri, kendisinden beklenen işi yapmasına uygun olmalıdır.
2- İyi kalça ve eklem yapısına sahip olmalıdır.
3- Genetik bozukluklardan arınmış olmalıdır.(Kayıp diş, eksik testis veya kan hastalıkları gibi)
4- Irk standartları çerçevesinde boyutlara ve kemik yapısına sahip olmalıdır.
5- Düzgün tüy uzunluğu ve pigmentasyona sahip olmalıdır.
Her üretici bu özelliklerin hepsine aynı anda sahip olmak istese de alacağınız köpekte birkaçının eksik olması çok normaldir. Unutulmamalıdır ki herşeyiyle mükemmel bir alman çoban köpeğine sahip olmak gerçekten her köpek sahibine nasip olmayan büyük bir rastlantıdır.
Almanya’da genel kabul görmüş iki Alman çoban köpeği türü vardır. Temel olarak shutzhund’da mükemmelleşmesi için üretilen köpekler , working line “çalışan kan” olarak adlandırılırlar ve en meşhur working line renkleri gri veya sable dır. Shuzthund zinde bir vucud, keskin zeka ve doğru kalça yapısı gerektiren bir spordur. Tamamen şov amaçlı yetiştirilen Alman çoban köpekleri de mevcuttur. Bunlar high-line veya showline olarak adlandırırlar, birçokları siyah, sarı siyah veya kızıl siyahtır. Showline köpeklerin de schutzhund da başarılı olması beklenir fakat birkaç unvan kazandıktan sonra şov köpekleri shutzhund’u bırakırlar.

Tabii ki en makbulü, güzel fakat bir o kadar da iyi çalışan bir showline köpeğidir. Bu imkansız olmamakla beraber pek sık görebileceğimiz bir olasılık değildir. Elbette working line köpekler her zaman iyi iş köpekleri üretecek diye bir kural yoktur fakat geçmiş 6 nesli shutzhund u geçmiş yada tüm ataları sürülere çobanlık etmiş bir köpeğin yavrularının iş köpeği olması çok muhtemeldir. Alman Çobanları her ne çeşit kandan gelirlerse gelsinler(show, working, doğu veya batı alman), çalışabilirlik unvanına ve onaylanmış sağlıklı kalçalara sahip olmaları üretilmeleri için bir önkoşuldur. Deneyimlerimiz, iş köpeği kanının en iyi örneklerinin, gri-sable köpek genlerinden geldiğidir.

Neden birçok iyi iş köpeği sable lardan çıkıyor.

Bu sorunun kesin bir cevabı olmamakla beraber, konu üzerinde en kabul gören söylem söyledir, renkleri yeterince tanınmadığı yada beğenilmediği için sable renkli köpekler, çok üstün başarı göstermedikleri sürece üretime sokulmamışlardır. Sonuç olarak, günümüze ulaşabilen sable köpekler, sadece ve sadece üstün yetenekleri nedeniyle seçilmiş ve üretilmiş , ırkının en iyi özelliklerini taşıdıkları için yaşamlarını sürdürebilmiş köpeklerin kanını taşımaktadır.



Bir alman çobanı ya da Rakun?

Bir yetiştirici, bir sable la üretim yapmak istediğinde, az önce belirttiğimiz üstün özelliklere sahip bir yavru elde etmeyi amaçlar. Oysaki köpek satın almak isteyen biri,iyi pigmentasyonu olan bir sable ı ilk gördüğünde renklerinin daha çok su samurunu andırdığını düşünebilir. Unutulmamalıdır ki en koyu renk sable lar bile, onu satın almanız için uygun zaman dilimi olan 6 ila 8 hafta arasında, henüz sadece alt kürkünün alacalı renklerine sahiptir. Bu dönemde sadece göz çevresinde, kuyruğunda ve sırtında geniş bir bant halinde siyah renk barındıran sable, yavru tüylerinin değişimiyle, gerçek koyu kürküne kavuşur. Yetiştiriciler için en büyük şanssızlık, bu su samuru renginin köpeğin satılmasının öngörüldüğü bebeklik döneminde henüz değişmemiş olmasıdır.

Ne kadar koyu olacaklar?

Yetiştiriciler, genellikle yavruların ne kadar koyu olacakları konusunda belirli bir öngörüye sahiptirler, zaten doğumuyla birlikte yavrunun alacağı renk hakkında genel bir fikir sahibi olunmuştur. Siyah sable lar doğduklarında tam bir siyah renge sahiptir, günler geçtikçe bu renk solmaya ve değişmeye başlar. Kızıl sable lar ise doğduklarında sahip oldukları parlak kızıl tüylerle hemen ayırt edilirler. Sonuç olarak, sable anne babadan doğmuş bir yavru, en kötü ihtimalle anne babası kadar koyu renkte olacaktır. Sable ların diğer sıra dışı özellikleri ise siyah patiler, siyah maske ve dizden ayağa kadar olan kısımdaki siyah izdir. Göz rengi tüy rengi gibi sonradan değişmekle beraber, koyu renk anne babanın yavrularında gözlerin siyah olacağı konusunda şüphe duyulmamalıdır.

DDR

Daha önce de söz ettiğimiz gibi doğu alman kökenli köpekler, Alman çoban köpekleri arasında önemli bir konuma sahiptirler. Demir perde arkasında uzun yıllar süren uğraşlar sonucunda doğu Almanlar, farklı tipte alman çoban köpekleri ortaya çıkartmayı başarmışlardır. DDR köpekleri, Amerikan yada batı alman soydaşlarına oranla daha iri kemikli ve koyu renklidirler. Kalça problemlerine karşı daha büyük özenle yetiştirilmişler ve uzun tüy, eksik diş ve inmemiş testis gibi problemlere karşı çok büyük dikkatle kayıt altına alınmışlardır. Bu kayıtlar günümüzde de ulaşıla- bilinir olmakla beraber, mükemmel olmasa da, köpek sahipleri için çok zengin bir kaynak niteliğindedir.Bu ülkede yetiştirilen sable’ların çoğu koyu gri ve siyah renktedirler. En çetin şartlara bile dayanabilen bu güçlü ve sağlıklı iş köpekleri, iki Almanya’nın birleşmesinden sonra üstün genetik yapılarının zayıflaması tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Sonuç olarak, bir alman çoban köpeği alırken seçeceğiniz renk hiçbir zaman yanlış değildir. Dünyada birçok üretici ve bu üreticilerin yetiştirdiği çok çeşitli renkte alman çoban köpekleri vardır, köpek sahibi olmak isteyen biri, elbette ki hoşuna giden rengi seçme özgürlüğüne sonuna kadar sahiptir. Burada gözden kaçırılmaması gereken tek bir nokta vardır ki, gerçekten iyi bir köpek seçmek,en az hoşumuza giden rengi seçmek kadar önemlidir. Favori renklerimizi ararken, gerçekten iyi köpekleri gözden kaçırmamak gerekir. Unutulmamalıdır ki, daha az talep göreceğini bildikleri halde üreticiler sable ları birçok üstün özelliğinin bilincinde oldukları için yetiştirir ve satışa sunar. Üstün genetik mirası, fiziksel özellikleri ve olağanüstü mizacıyla gri kandan gelen bir Alman çobanına sahip olmak, hayatınız boyunca vermiş olduğunuz en iyi kararlardan biri olabilir.
Tanınmış Alman çoban köpeği üreticisi Thijs van Dorssen’in Sable Alman çobanlarında görmüş olduğu bazı özelikler:
Siyah-sarı yavrularda olmayıp, sable yavrularda görülen özellikler:
Doğum sırasındaki ağırlıkları genelde ortalama olarak siyah-sarı yavrulardan biraz daha yüksektir.
Canlılıkları açık şekilde daha yüksektir.
İlk on gündeki ölüm oranları daha düşüktür.
Dövme zamanındaki kiloları daha fazladır.
Gerek gösterilerde gerekse iş köpeği testlerinde hem yavrularda hem de yetişkinlerde ısı hassasiyeti daha düşüktür.
Döküntüye karşı hassasiyetleri düşüktür.
Hiç açık renk pençe görülmez.
Dilin üstünde veya altındaki siyah lekeler daha sık görülür.
Açık renk dudak veya diş etleri hiç gözlemlemedim. Kulak içinde beyaz tüy son derece enderdir.
Neredeyse bütün sable dişiler ve sableden türemiş siyah - kahverengiler, yavrularını ilave olarak kendi midelerinden (yiyecek kusarak) besleme hareketini daha belirgin şekilde yaparlar.


Sarah Slader
Petersburg, New York
Çeviren:Erman Balkin Küçükebe
köpek eğitimi
köpek pansiyonu
köpek oteli
________________________________________

Köpek Irkları ve Köpek Bilimleri (Kineloji) Federasyonu

Federasyonumuz 2006 yılı Eylül ayında kuruldu. Federasyon tüzüğü Kasım 2006 ayında onaylanarak İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünce federasyonumuza iade edildi.
Geçici Yönetim Kurulunun kurucu dernek temsilcileri arasından belirlenmesinden hemen sonra federasyonumuz ulusal ve uluslararası faaliyetlerine başladı.
Kuruluşun hemen akabinde daha önce kurucu dernek temsilcilerinin temas etmeye başlamış bulundukları FCI’a (Federation Cynologiueq Internatinal / Uluslararası Kineloji Federasyonu) üyelik başvurusunda bulunuldu. FCI tam üyeliği normal şartlar altında ortalama 10 (on) yıllık bir sürecin başarıyla tamamlanmasından sonra gerçekleşir. FCI üyeliği ekli federasyon tüzüğünün 4.ncü maddesinde de belirtildiği gibi, ülkemize ait köpek ırklarının (Kangal, Akbaş, Anadolu Mastifi, Kars Köpeği ve başkaları) uluslar arası platformda ülkemiz adına tescil edilmesinin tek yolu, ülkedeki kurulu köpek bilimleri (kineloji) federasyonunun
FCI’a üye olarak, bu ırkları ülke adına FCI nezdinde tescil ettirmesidir. Bu, federasyonumuzun tüzüğünde “Madde  IV-Federasyonun Amaçları ve Faaliyet Alanları” de
Belirtilmiş bulunmaktadır.
Bugün maalesef Mısr, Zambia, Afganistan gibi, bir çok bakımdan ülkemizden çok çok geri durumda bulunan ülkeler FCI’a tam üyeliklerini gerçekleştirmiş olmalarına rağmen biz ancak ön üyelik süreci içinde bulunuyoruz.
Federasyonumuz, İstanbul İl Dernekler Müdürlüğü’ne kuruluş evraklarını teslim ettikten hemen sonra FCI üyeliği için başvurusunu yapmış, 2007 yılında Federasyonumuza ön üyelik sürecinde rehber ve danışman olarak Kinelog Vet. Dr. Milivoje Urosewich (Sırbistan Federasyonu’ndan) tayin edilmiş, ilk temaslarımızdan sonra hazırlık çalışmaları için kendisi
Eylül 2007 ve Şubat 2008 aylarında iki kez İstanbul’a davet edilerek 3er günlük hazırlık çalışmaları gerçekleştirilmiş, 2008 yılı faaliyet programımız kendisi ile birlikte şekillendiril-miştir. Dr. Urosewich ülkemize son ziyaretinden önce katıldığı FCI toplantısında Türkiye ile ilgili ve bizim de ilişki içinde olduğumuz FCI Asbaşkanı Bay Reisinger ile görüşerek, Federasyonumuzun 2006 yılı faaliyetleri ve 2008 programı ile ilgili bilgi vermiş, Federasyonumuzun 2008 yılı içinde Federasyon adı ile birlikte “Türkiye” adını da kullanma yetkisini alması, soykütüğü tutulması işini başlatması, faaliyet programında yer alan hakem ve kineloji seminerlerini düzenlemesi, ırk güzellik yarışmalarını faaliyet programına uygın gerçekleştirmesi ve Dr. Urosewich’in bu konularda olumlu rapor vermesi halinde, 2008 yılı sonundan önce Federasyonumuzla FCI arasında 2006 yılı Eylül ayından başlayarak geçerli olacak şekilde üyeliğin ilk aşaması olan protokol üyeliğinin başlatılması sözünü almış bulunmaktadır.
Federasyonumuz ayrıca 2006 yılında kuruluşun hemen arkasından Ankara’da ilki olmak üzere, 2007 yılında, 8-9 Eylül’de Ankara’da Çankaya Belediyesi İncek Sosyal Tesislerinde, 
21-22 Ekim tarihlerinde İzmir Uluslar arası Fuar Alanında ve 3-4 Kasım tarihlerinde İstanbul Avcılar ve Atıcılar İhtisas Kulübü İstinye tesislerinde toplam dört Köpek Irkları Güzellik Yarışması organize etmiş bulunmaktadır. Bu yarışmaların tamamını Bulgaristan Kineloji Federasyonu’na mensup FCI tarafından uluslar arası hakem brövesine layık görülmüş hakemler, Federasyonumuzun talebi üzerine, Bulgaristan Kineloji Federasyonu tarafından tayin edilip görevlendirilmiş ve ülkemize gelerek bu yarışmaları yönetmişlerdir. Sözkonusu uluslararası yarışmalara, yarışmacı ve gözlemci olarak Avrupa ülkeleri ve ABD’den de katışımlar olmuş, yerli ırklar ile ilgilenen köpek yetiştiricileri, başlangıçta her ne kadar “bizim köpeğimizden yabancılar ne anlar” yaklaşımı içinde bulunmuş olsalarda, FCI hakemlerinin doğru, bilimsel, eksiksiz yaklaşımlarını gözlemlediklerinde, “doğru hakemliği böyle yapılacağı” görüşünü benimseyerek, Kineloji Bilim Dalının önemini anlamak istikametinde ilk adımları atmışlardır.
Federasyonumuzun FCI üyeliğinin gerçekleşmesi ile ülkemiz adına tescilleri gerçekleştirilecek olan yerli köpek ırklarının yanı sıra, FCI’ca kabul ve tescil edilmiş tüm ırklara mensup köpeklerin ülkemizde de dünya standartlarında yetiştirilip bakılmaları sağlanmış olacak, özellikle Anadolumuza ait ırklar en doğru tedbirler ile korunacak, üretici bir yandan çalışmalarının semeresini ekonomik açıdan almal imkanına kavuşurken, bir yandan da bu ırklar hem ülkemizde ve hemde diğer ülkelerde hak ettikleri saygı ve değeri bulacaklardır.
Federasyonumuz kurulduğu Eylül 2006 tarihinden itibaren bu faaliyetleri sürdürüken, bir yandan da başlangıçta 5 (beş) olan kurucu üye sayısı, Alman Çoban Köpeği Irk Derneği,
Rottweiler Irk Derneği, Belçika Çoban Köpeği Irk Derneği, Arama ve Spor Köpekleri Derneği, Akbaş Köpeğini Koruma ve Araştırma Derneği ve Grand Bleu de Gascogne  Irk Derneği’nin katılımları ve münfesih Rottweiler Derneğinin ayrılması ile, 10 (on)a çıkmış bulunmaktdır. Üye sayımız 2008 yılı içinde büyük bir ihtimalle 20 yi geçmiş olacaktır.

Federasyonumuz üyesi derneklerden Alman Çoban Köpekleri Irk Derneği üyesi Erdinç Sarımusaoğlu köpeği “Nando von Forstwaerter” ile Haziran 2008 de Avusturya’nın Eisenstadt kentinde düzenlenen 13.ncü Dünya Kurtarma Köpekleri Yarışması Eleme Sınavlarında tam not alarak yarışmaya katılmaya hak kazanmış, şampiyonaya katılark ülkemizi temsil etmiş, bayrağımızı bu yarışmada başarı dalgalandırmıştır.

Çalışmalarını FCI’a paralel yürüten ve FCI bir yan kuruluşu gibi çalışan WUSV (Weltunion der Deutschen Schaeferhunde Vereine/Alman Çoban Köpekleri Dernekleri Dünya Birliği)
FCI Asbaşkanı Dr. Reisnger kanalı ile randevu talep etmiş ve Asbaşkan Dr. Wolfgang Tauber’i Türkiye’de kurulu bulunan Alman Çoban Köpeği derneklerini bir çatı altında toplamak ve Federasyonumuz ve WUSV nezdinde üyeliklerinin gerçekleştirilerek temsil edilmelerini sağlamak amacıyla Federasyonumuz ile ortak çalışma talep etmiştir. Bu amaçla iki kez ülkemize gelen Dr. Wolfgang Tauber ile birlikte düzenlenen toplantılarda en son 20 Mart 2008 tarihinde netice elde edilmiş, mevcut 3 (üç) Alman Çoban Köpeği derneği Alman Çoban köpekleri Derneği (AÇKD), Alman Çoban Köpekleri Irk Derneği (AÇKID) ve Alman Çoban Köpekleri Spor Derneği (AÇKSD) temsilcilerinin, en kısa sürede yeni bir dernek çatısı altında üç derneğin birleşmek konusunda çalışmayı kabul ettiklerini ifade eden bir protokol imzalamaları sağlanmıştır.
Ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı Tehlikeli Irklar Komisyonuna katımak üzere Federasyonumuzdan, komisyona bir üye tayin edilmesini istemiş, federasyonumuz Asbaşkanı Aziz Omur Yönetim Kurulumuzca komisyon üyesi olarak görevlendirilmiş ve komisyonun ilk iki toplantısına katılmıştır.
              
köpek eğitimi
köpek pansiyonu
köpek oteli